4 Kasım 2013 Pazartesi

Limonlu Kek


Canım annem bu keki ilk yaptığında henüz ergenlik döneminde olan erkek kardeşimle kapışa yediğimizi hatırladığım bu tarifi birgün kendi bahçemdeki limonlarla yapacağımı söyleseler acaba ne düşünürdüm? Urla'nın bereketli topraklarında kuytuda az güneş gören ve az esinti alan bir yere diktiğimiz limon ağacımız Mayer tipi gerçek Mersin'li limon veriyor.İnce kabuklu, çekirdekli ve enfes kokulu...hepsini burda öğreniyorum. Gugıl amcaya süreki bahçemizde öten kuşların ne olabileceğini ya da yeni diktiğimiz yabanmersini hakkında daha neler öğrenebiliceğimi soruyorum... Toprağı ve doğayı hissediyorum. Her sabah kızımdan sonra üç aç kediyi kendi karışımlarımla doyuruyor, uzakta yaşam alanlarında (kafes diyemem) mazlum mazlum beni izleyen gece yorgunu dünya güzeli iki Alman kurdu Tango ve Tina'ya uzaktan iltifatlar yağdırıp güne hızlı bir giriş yapıyorum. Bu sabah kahveye gelecek teyzoşum ve biricik kuzenim Tubişim için kolları sıvadım. Tabii dalından bir limon koparıyorum önce. Oda sıcaklığında 4 yumurtayı evet evet kesinlikle sırrı burda, iyi kabarmış pufidik bir kek için mutlaka oda sıcaklığında yumurta kullanıyoruz... Birde ne yapıyoruz: unu eliyoruz.
Yumurtaları mikser maharetiyle biraz kabartınca 2 su bardağı şekeri azar azar ilave ediyoruz. Beyazlaşana dek çırpıyor ve 1 limonun kabuğunu ve suyunu ekliyoruz. Sonra 1 çay bardağı sıvıyağ 1 su bardağı ılık süt koyuyoruz. 3 su bardağı un ve kabartma tozunu içine eliyor ve tahta kaşıkla iyice karıştırıyoruz. Yağlanmış kek kalıbımıza döküp doğru 180 dereceye ısıttığımız fırına gönderiyoruz. Ben bir gece önceden suya koyup şişirdiğim kuru üzümleri de unda çevirip attım bu keke, pek yakıştı...

Ev Yapımı Pizza

Miniğimle canımız pizza çeker bazen ve o anda mayalanır hamuru çünkü bir saat kadar da dinlenmesi gerekir. Kızımın ev yapımı pizzaya övgülerini duymanız gerek, sağlıklı lezzetli daha ne iltifatlar üstelik eğlenceli çünkü ki hamur açıldıktan sonra malzeme ilavesini kendisi yapar küçük hanım.
Eğer tek seferlik hamur istiyorsanız aşağıdaki tarif yeterli,buzluğa da atmak isterseniz tarifi 1 kilo una uyarlayabilirsiniz.

Malzeme listesi
200gram un
165 ml ılık su
Yarım çay kaşığı ince deniz tuzu
1 tatlı kaşığı şeker
2 tatlı kaşığı kuru maya
1 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
İç malzemede özgürsünüz
Bizim fevorimiz (Defnenin tabiri) zeytin,sucuk ve dil peynirli
Ayrıca domates salçası ve kekik lazım sos için.
Yaklaşık 8 dilim çıkıyor bu tariften
Yapımı:çok kolay
Hamuru için ılık suda maya,tuz,şeker ve yağ karıştırılır, birkaç dakika beklenir
Bir kaseye unu koyalım be ortasına çukur açalım sonra sıvı karışımı ekleyelim,önce çatalla sonra unlu parmaklarla hamuru iyice yoğurun, üzerini nemli bir bezle kapayın ve en az bir saat bekleyin
Hamuru parmaklarınızla hafif yağladığınız tepsiye kenarlara doğru iterek yayın.
Iki yemek kaşığı domates salçasını biraz su ile sos haline getirin biraz da kekik katın. Hamurun üzerine incecik sürün,sonra gelsin malzemeler.en son dil peynirini bolca rendeleyin ve 200 derece önceden ısıtılmış fırına atın, pizzanız 12 dakika kadar sonra hazır. Afiyetler olsun. Bu seferlik tuzlu tarifi paylaştım çünkü çok pratik hepiniz yapın istedim...


Nutellalı Ponçik

İşte Urla'dan, yeni hayatımdan ilk tarifim sevgili tatlıseverler...

İnternetle teknik anlamda tam olarak kavusamadigim ve tasinma telaslari icinde ugrasip durdugum icin tarifte gecikme oldu biraz biliyorum. Ama istanbul'un o telasli zamanlarindan Urla'nin mis gibi havasina alismak biraz gevsetti beni, kabul ediyorum. Urla hakkinda yazacaklarim cok. Necati Cumali, Yorgo Seferis'in en guzel eserlerini burda yazdiklarina sasirmamak gerek diyeyim simdilik. Yeni hayatimizda bize konuk olan poncik adli iran kedisi, meymenetsiz kedimiz bu tarifimin konu basligini olusturmamda cok etkili oldu.
Gelelim tarife: 1 su bardağı ılık su, 1 paket kuru maya, 1 çay bardağı pudra şekeri,1kahve fincanı zeytinyağı ayçiçek yağı karışımı(ne kadar az çiçek yağı o kadar iyi), 1 yumurta, nutella, alabildiği kadar un (yaklasik 500-600 gr.) Yapimi: genişce bir kapta un, maya, pudra şekeri iyice karıştıralım. Yumurtayı, bir fiske tuz ve suyu ilave edelim ve iyice toparlayalım hamurumuzu. Toparlanmaya başlayinca yağı ekleyin, ele yapısmayıncaya kadar yoğurun ve sonra üzerini bir tülbentle örtüp hamuru rahat bırakın  yaklaşık iki saat sonra hamurun iyice kabardığını göreceksini. Hamur şekerli olduğu için klasik hamurlardan daha geç kabaracaktır. Sonra hamuru unlu tezgaha alın, biraz toparlayın ve üç eşit parçaya bölün. Her parçayi yuvarlak açıp sigara böreği gibi sekiz parçaya bölün ve kenarlarına nutella koyun, Boşnaklarin kifla dediği çörekmiş bu aslında. İçine elma marmeladı konuluyormuş.Siz de dilediğiniz marmelatla deneyebilirsiniz. Sonra fırın kağıdı serilmiş tepsiye dizin ve bir 20 dakika daha bekletin (yer mayası) ve 180 derecede üzerleri pembelesinceye kadar yaklaşık 20 dakika fırınlayın. Çıkışta sıcak sıcakken pudra şekeri eleyin. Bu ponçikleri Defne'ye, okul çıkışı arkadaşlarıyla yemek üzere yaptım. Yapım sırasında terasta güneşin dayanılmaz cazibesine dayanamayıp kendini resimdeki şekilde yerle atarak, çalışma hızımı kesmesine izin verdiğim tipsiz kedim ponçiğe,kendilerini kobay olarak kullandığım Boşnak elektrik ustalarına teşekkürü borç bilirim  Tarifler paylaştıkça güzel. Sizi çok bekletmedim umarim, sevgiler...




8 Ağustos 2013 Perşembe

Elma Elma Güzel Elma

Bugün bayram. 
Mutlular var, buruklar var, yalnızlar var, misafiri olan var, acısı olan var, hasta başında bekleyen var, düşünceli olan var, düşünmekten korkan var, umudu kesen var, umutla bekleyen var...
Keşke daha neşeli bir bayram olsaydı bu bayram. Keşke bir ay boyunca oruç tutan nefisleri daha güzel bir bayram karşılasaydı. Suçsuz yere hapis yatan canlar da aileleriyle olsaydı bugün, onlarda paylaşsaydı revaniyi, baklavayı,neşeyi kahkahayı, torunlarını alsalardı kucaklarına, çocuklarına anlatsalardı yaşadıklarını, ya da hiç anlatmasalardı, unutup gitselerdi...Keşke... 

Avrupa televizyonlarında bir tartışmaya rastladım geçenlerde. Beş altı insan oval bir masanın başında ki birisi belediye başkanıymış meğer şehir parkının çevresini tel örgüyle sınırlasak mı sınırlamasak mı diye tartıştılar uzun süre. Güldüm çünkü o kadar şiddetli bir kavgaya tutuştular ki sinirlerim bozuldu. Bizdeki park sorunlarına baktım ve yine güldüm acı acı. 

Tatlı konuşalım birazda dimi ya? Şeker bayramına yakışsın.
Bir kilo golden elma nasıl şölene dönüştürülür? Hem lezzet hem görüntü olarak...Buyrunuz tarifi...

Malzeme listesi:

1 su bardağı tozşeker
200 gr tereyağı oda sıcaklığında,
1 kahve fincanı süt
3 su bardağı un
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
Vanilya esansı

1 kilo golden elma (ufak ve aynı boyda olmasına dikkat edin)
Bir tatlı kaşığı tarçın
2 fincan kadar esmer şeker

Pişmeden önce:


Yapılışı:
Hamurumuzu hazırlıyalım önce:
Derin bir kasede 200 gram tereyağını ufak parçalara ayırın, şekeri, sütü, vanilyayı, unu ve kabartma tozunu ekleyin, iyice yoğurun. Yumurtayı ekleyin ve tek parmakla hamura iyice yedirin. Sonra ellerinizi unlayarak hamuru toparlayın. Gerekirse un ilave edin ama bilin ki sert bir hamur değil istediğimiz, daha yumuşak olacak hamurumuz.
30 cm'lik borcam kabını iyice yağlayın ve hamuru yayın, kenarlarını düzleyin. Bu hamur tarifini istediğiniz boy tart kalıbınıza uygulayabilir, kalan hamuru derin dondurucuda saklayabilirsiniz.

Sonraki etap: elmalar
Elmaları yıkayın, kabuklarını soyun, ikiye bölün, çekirdeklerini temizleyin.
Sonra her parçayı bıçağın ucuyla ayrımadan derin derin çizin. Ne fazla derin ne fazla yüzeysel. Yelpaze şeklinde yardığımız elmalarımızı hamurun üzerine bir sıra enine, bir sıra boyuna olacak şekilde dizin. 
Elmaları şeker ve tarçın karışımı ile tamamen kaplayın.
Soğuk fırına atın, 160 derecede 35 dakika kadar pişirin.
Afiyet olsun.

Piştikten sonra:




28 Temmuz 2013 Pazar

Böğütlenli Klafuti

orjinal adı: clafoutis

Bugün akşamüstü semt sokaklarından evime doğru yürürken bir apartmanın giriş katından gelip geçene bakan oğlan çocuğuna takıldı gözüm. Gözgöze gelince gülümsedim gayri ihtiyari. Ürkekçe baktı ve bana karşılık vermedi. Baktığı pencerede demirler vardı. Demirlerin arkasından izliyordu dünyayı. Hemen çocukluğum geldi gözümün önüne. Ben de aynı tip bir giriş katından, aynı seviyeden bakıyordum bir zamanlar dünyaya. Ama o zamanlar demirler yoktu. Yoldan geçen herkes bana, ben de onlara laf atardım. Tanıdıktı herkes. Yoldan hergün aynı saatlerde geçen sebze-meyveci amca, bana günün en taze meyvesinden uzatırdı illa... Neşeli günlerimde gevezelik eder, hasta olduğum günlerde hüzünle seyrederdim oyunlarına katılamadığım arkadaşlarımı. Ulaşılabilir seviyede olduğu için dairemiz, tüm susayan arkadaşlara su vermek de bana düşerdi. Ama o zamanlar demirler yoktu. Sanki hırsızlar daha bir cesurdu. Kapıdan girerlerdi, kapıdan giderlerdi. Pencereler sokağa açılırdı hep. Üstelik pimapen de keşfedilmemişti, ispanyoletliydi hepsi. Daha güvenliydi sanki ortalık. Bekçiler vardı, hatırlar mısınız? Düdüklerini çala çala gezerlerdi. Sonra derinden bir ses daha, gecenin ilerleyen saatlerinde kış akşamları: vefanın kaymak boooooooozzzzaa!
Ve sokaktaydı çocuklar...
Avrupa güven zincirini aşmış, İsviçre'nin ara sokaklarından Fransa'ya elini kolunu sallayarak geçebilirken, yaya kaldırımları yokolur, biz de yükselirken ve hatta her yıl yenilenirken ve bunun gibi daha nice örnekleri gıpta ederek izlediğimden olsa gerek kaygılarım. ''Birgün'' der umutlanırım. Hayalini kurarım.
Bana böylesi bir nostalji yaşattı çocuk dakikalar içinde, ben de sizle paylaşmak istedim. Bir de biliyorum ki asıl esaret düşüncelere vurulan demirlerde. En endişe duyduğum, en istemediğim...

Paris'in en ünlü pastanelerinden Gerard Mulot'da en çok satılan tatlıdır klafuti. Daha önce İrmik hanım'da başka bir klafuti tarifim daha var. Bu tarifimin farkı Mulot'dan uyarlamış olmam yani alttaki enfes tart hamuru. Mulot'da günde 3 kez servise sunulan bu tatlının çok beklemişi makbul değil. Üzeri hafif çıtırımsı, içi muhallebimsi ve mutlaka oda sıcaklığında olacak.
Geleneksel klafuti Fransa'nın Limousin bölgesinde yapılıyor. Meyve olarak çekirdeği alınmamış vişne kullanılıyor. Sebebi çekirdeklerinin meyveye daha fazla aroma kazandırdığını düşünmeleri. 

Ben taze böğürtlen kullandım. Berrygillere tutkunum, naapayım...


Dilerseniz dondurulmuş veya konserve vişne ile de deneyebilirsiniz.
Vereceğim tart tarifi çok klasik ve çok başarılı bir hamur tarifidir. Önce onunla başlıyoruz tatlımızın yapımına. Bu tarifle dilediğiniz turtayı gönül rahatlığıyla yapabilirsiniz. Oldukça cömert bir miktar, dilerseniz yarısını yapın, dilerseniz hepsini yapıp elinizin altında hazır olması bakımından dondurun. Buzdolabında 2 gün, derin dondurucuda bir aya kadar saklayabilirsiniz.
24 cm. tart kalıbı için gerekli malzemeler:
250 gram tereyağı, oda sıcaklığı
150 gram elenmiş pudra şekeri
70 gram badem unu
yarım tatlı kaşığı tuz
yarım tatlı kaşığı vanilya ekstresi
2 büyük boy yumurta, oda sıcaklığında
490 gram un

Bu hamurun lezzeti bol tereyağından geliyor. Bu da onun açılmasını zorlaştırır. Ama iki streç film arasında bu zorluğu yenebilirsiniz. Sürekli çevirerek ve plastik strecin hamurun içine kaçmasına izin vermeden rahatlıkla açabilir ve tart kalıbınıza yerleştirebilirsiniz.



Tereyağını bir kasede mikserle kremalaştırın. Kenarlardakileri sıyırmayı ihmal etmeyin.
Pudra şekerini eleyin. İyice karıştırın. Badem unu, vanilya, tuzu ekleyin. Yumuşak bir doku olana dek karıştırmaya devam edin. Yumurtaları hafifçe çırpın çatalla ve ilave edin tereyağına.
En son unu ilave edin. Hamur toparlanıp bir top halini alana dek mikseri bir durdurup bir çalıştırın.
Toparlanır toparlanmaz mikseri durdurun. Hamurunuz artık hazır. Streç filme sarın en az 4 saat buzdolabında dinlenmeye bırakın.

Klafuti hazırlamaya geçmeden önce fırınınızı 180 dereceye ısıtın.

3 büyük yumurta
75 gr şeker
1 kutu(200 gram) krema
varsa yarım vanilyanın tohumu yoksa 2 tatlı kaşığı vanilya ekstresi
300 gram taze böğürtlen

Yumurtaları mikserle iyice çırpın, şekeri ekleyip çırpmaya devam edin. Sonra soğuk kremayı, vanilyayı ekleyin, 3-4 dakika çırpın ve meyveleri ekleyip bir spatula ile karıştırın.

Kalıbınızı yağlayın veya fırın kağıdıyla kaplayın.
Hamuru üstte tarif ettiğim şekilde açarak kalıbınızın içini kaplayacak miktarıyla kaplayın.
Kenarlarını iyice yükseltin ve hazırladığınız meyveli kremayı boca edin.
Yaklaşık 35 dakika, kalıbı hafifçe salladığınızda ortası oynamayana dek pişirin. 
Hemen ızgara üstüne alın ve soğumaya bırakın. Ilık servisi makbuldur, oda sıcaklığında mükemmeldir.
Güzel günlerde paylaşmak için özel bir tariftir. Tatlıseverleri neşelendirir, yüzlerini güldürür. Tecrübeyle sabittir...


Tatlımızı oda sıcaklığında 12 saat koruyabilirsiniz. Asla buzdolabına atmayın.











30 Haziran 2013 Pazar

Revani

Gerçek bir Türk tatlısı ile yeniden merhaba...
Vaktiyle bloğumun ismini bulmamı sağlayan bu tarif annemden...  Neden şimdiye dek paylaşmamışım hayret! Demek bugünü bekliyormuşum.
Sizlere İzmir'den sesleniyorum. Bundan sonrada hep burada olacağım. Son 6 yılın yaşam projesi olan Urla evimiz  nihayet bu yaz tamamlanıyor. Beni ve ailemi yepyeni bir hayat bekliyor. Hayattan tek beklentimiz bol oksijenle, bol afiyetle ve daha özgürce yaşamak. Şehirlerin büyüklüğüyle çizilmemiş meğerse özgürlüğün sınırları. Ege pazarlarında sarhoş sarhoş dolaşıyorum şu sıralar. Senelerdir yediğimizi içtiğimizi sorguluyorum ister istemez burada.

Boncuk kızımda en az benim kadar meraklı pazarlara, ev yapımı kalburabastılara, tatlılara...

Telaş yok, hem de hiç. Kendime de daha fazla vakit ayırabileceğimi ümidediyorum, yeniden resme dönecek, daha çok tarif paylaşabileceğim sizlerle. Buralarda tariflerime katabileceğim bir sürü yeni malzeme bulacağım sanki.
Yolüstü olduğumuz için gelen gidenimiz de olur diyorum. Yolu düşen tüm dostları bekliyoruz. 
Uyum sürecimizi buradan tüm yalınlığıyla paylaşacağım sizinle. Bakalım başarabilecek miyiz? Yolun daha çok başındayız biliyorum. Ama merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum. 

Mütevazi olamayacağım, bugün size öyle bir revani yaptım ki daha güzeli yok inanın.
Çok da kolay, her zamanki gibi...



 Malzemeler:

3 yumurta / oda sıcaklığında
1 bardak şeker
1 bardak sıvıyağ
1 bardak yoğurt
1 bardak irmik
1 bardak un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilyanın yarısı hatta çeyreği, varsa vanilya taneciklerini tercih edin lütfen. Çay kaşığı ucuyla yeter.
1 limon

Şurubu için 4 bardak toz şeker
4 bardak iyi su

Yapılışı:
Önce şurubu hazırlayın...
Şeker ve suyu kaynatın, bir iki damla limonla hafifletin, soğumaya bırakın.

3 yumurtayı bir kasede mikserle iyice köpürtün
Şekeri ekleyin
Karışım beyazlayıncaya kadar yaklaşık 5 dakika orta hızda çırpın
Sonra sırasıyla yağı,yoğurdu,irmiği ve 1 limonun kabuğunu ekleyin ve bir tahta kaşıkla iyice karıştırın.
Sonra unu, kabartma tozunu ve vanilyayı bu karışıma ekleyin.


Orta büyüklükte bir fırın kabına karışımı dökün ve 160 dereceye ayarladığımız fırına soğukken koyun. Yaklaşık 25 dakika sonra revaninin üstü pembeleşinceye dek pişirin.
Fırından alınca bir 5 dakika hararetini geçmesini bekleyin ve oda sıcaklığa gelmiş şurubu revaninin üstüne yavaşça dökün. Şurubun tamamını emmesi yaklaşık 25 dakika alır, paniklemeyin...Oda sıcaklığına gelene dek bekleyin, buzdolabında üzerine streç film kaplayarak muhafaza edin.
Daha güzel bir klasik Türk tatlısı olamaz bence. Hafif, yumuşacık ve tadı yerinde...Eşiminde en sevdiğidir.

Revaniye fotoğrafta eşlik eden Ful çiçeğini de ömrünüzde bir kez koklamanızı diliyorum. Ama asla burnunuzu değdirmeyin, manolya gibi pek hassas. Ege'de ful çiçeğini domatese saplayıp, vazo niyetine, solmadan birkaç gün mis gibi kokmasını sağlıyorlar. Daha öğreneceğim çok şey var.

Revani soğuyunca üzerine manda kaymağı ile servis ederseniz tadı uzun süre damağınızdan gitmez. Benden söylemesi...

14 Mayıs 2013 Salı

Ahududulu kek - 100.tarif

Ağız tadı pek yok şu günlerde memlekette malesef, biliyorum. Görebildiklerimiz duyabildiklerimiz bile bizleri dehşete düşürüyor çoğu zaman. Ne sevincimiz sevinç, ne hüznümüz hüzün. Tüm bu sıkıntıların içinde birşeyler üretmek için çalışmak durumunda olanların işi pek zor. Yaratıcılığı tetikleyen duygu durumları bozuk olunca nasıl neticeler verecek merakla bekliyorum. Ressamın tuvaline nasıl yansıyacak, mimarın çizgisini nasıl etkileyecek, yazarı nasıl dolduracak? En zoru ağız tadı avcılarının, şeflerin işi bence.
Ağız tadıyla yeme zevkinden mahrum edildiğimiz bugünlerde, yine de herşeye rağmen yemek zorunda olan insanoğlunun önüne yemek koymak ne zor!
Tatlı? Herşeyi belki bir anlığına da olsa unutturan tat o! Ama unutmak değil çözüm, bunu artık her aklı selim biliyor.

Kısa bir mola diyelim sıkıntılara ve tatsız geçen anneler gününde annem ve kızım için yaptığım keke geçelim.
Bu arada İrmik Hanım blog hayatına başladığından bu yana tam 100 tarif paylaşmış sizlerle...Dile kolay...
Hepsini özenerek hazırladım sizler için. Aklımda hayallerle, kimi zaman gecenin bir yarısı kimi zaman sabahın bi köründe. Severek severek ve elbette sevilerek. İrmik Hanım Facebook grubunda 600'ü geçkin üye var tatlılarımı izleyen. Teşekkür ediyorum bu vesile ile her birinize ayrı ayrı.

Elinizde ne meyve varsa onunla yapabileceğiniz esnek bir kek tarifidir vereceğim...

6 kişilik
Gerekli malzemeler
100 gr tereyağı
200 gr un
1 paket kabartma tozu
1 tutam tuz
3 yumurta
180 gr şeker
çubuk veya sıvı vanilya
2 kaşık portakal likörü

200 gram dondurulmuş ahududu
2 avuç file badem
Kek kalıbı, yağlanmış unlanmış

Yapılışı:
Tereyağını kısık ateşte eritin.
Bir kasede tüm kuru malzemeleri birleştirin. Mümkünse elekten geçirin.Bir kenara alın.
3 yumurtayı mikserle biraz köpürtün, sonra azar azar şekeri ekleyin ve yumurtalar iyice beyazlayıncaya kadar yaklaşık 6 dakika çırpın.

Fırını 180 dereceye ısıtın.

Yumurtaya önce yağı sonra unlu karışımı yedirin. Ben portakal likörü ekledim. Keklere çok yakıştırıyorum. Eklemeden de yapılabilir.
Sonra karışımın üzerini streç filmle kaplayıp dolapta bir yarım saat kadar dinlendiriyoruz.
Bu karışımı önceden hazırlayıp misafir gelmeden önce fırınlarsanız ılık ılık servis edebilirsiniz.



Kek kalıbımıza önce karışımın yarısını sonra meveleri ve bademleri sonra kalan yarısını boca ediyoruz ve üzerini düzlüyoruz. 







Ben yine erimeyen şekerlerimle süsledim. Parlak görünmesi için yumurta ile cilalayabilirsiniz. Ben unutmuşum...



Yaklaşık 35 dakika pişirmeniz yeterli.
Yumuşacık bir kek tarifi, arada meyvelerin ekşiliği ve bir fincan kahve ile öneriyorum.



Oda sıcaklığında ve hava almayacak şekilde sakladığınızda 2-3 gün içinde tüketebilirsiniz.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Helatiye

Hadi Osmanlı tatlılarına bir sıçrayış yapalım.
Geçen haftasonu Asitane restoranta gittiğimde kendini yeniden bana hatırlatan Helatiye, damla sakızlı muhallebi ve gül suyu şerbeti ve meyvelerden oluşuyor.
Son derece hafif ve aroma dolu.
3 etapta hazırladığım bu tatlının yapımı yine kolay, yine olay...
Kariye camii'nin bitişiğinde yer alan Asitane'de kış menüsünün lezzetlerini son gününde yakaladık. Eğer kutlama ve özel günler için bir lokanta arayışındaysanız yaz menüsü ve enfes bahçesiyle sizi bekliyor olacak Asitane...


Gelelim tatlımıza;

Yaklaşık 8 kase için gerekli olan malzemeler
Muhallebi için
400 ml su
200 ml süt
75 gr. şeker
75 gr. nişasta
2 parça damla sakızı





Şurup için
250 ml su 
125 gr. şeker
1 yemek kaşığı gül suyu








Meyve karışımı için:
dilediğiniz meyveyi seçebilirsiniz. Ben kavun, armut, portakal, nar ve çilek kullandım.

Muhallebinin yapılışı 
Suyun 100 ml si ile nişastayı bir kasede çözün
Süt ve kalan 300 ml suyu bir tencereye alın, şekeri ekleyin, kaynayınca hızla karıştırarak nişastayı ekleyin, bir taşım kaynatın. Havanda dövdüğünüz damla sakızını ilave edin ve iyice eritin.
Muhallebiyi dökeceğiniz kabı suyla çalkalayın ki muhallebi yapışmasın.
Soğuyunca buzdolabında donmaya bırakın.


Şurubun yapılışı
Su ve şekeri kaynatın, iyice soğuduktan sonra gülsuyunu ekleyin.

Meyve karışımı için
Tüm meyveleri dilediğiniz miktarlarda küp küp doğrayın.


Helatiye için servis kasesine veya bardaklara küp küp kestiğiniz muhallebiden, meyvelerden ve en son her servis için yaklaşık 4-5 kaşık şurup ilave edin.





En rahat koltuğunuza oturun, ayaklarınızı uzatın ve gözlerinizi kapatarak afiyetle yiyin.