12 Haziran 2010 Cumartesi

Çilekli Turta

Garip bir sancı girmişti genç kadının karnına...Tatilden yeni dönmüş, Pazartesi yeni iş günü stresiyle işbaşı yapmış, korkunç sıcaktan muzdarip, işten evine dönmüştü. Sancısına daha fazla dayanamayan genç kadın uzandı kanepesine, ara ara saplanan sancıyla belki de beş kez izlediği meşhur film Leon’u yeniden izledi televizyonda. Derken filmin en heyecanlı sahnesinde telefon çaldı, arayan erkek arkadaşı sanmıştı. Telefonu açtı, karşısındaki ses kısa bir duraklamadan sonra farklı bir şiveyle ‘Süleyman bey yok mu?’’ diye sordu. Hayalkırıklığına uğrayan genç kadın, ‘’yanlış numara efendim’’ dedi ve kapattı telefonu. Onbeş dakika içinde de yattığı yerde uyuyakalmıştı. Gözlerini açtığında saat onikiyi geçmişti. Sancısıda aldığı ilacın etkisiyle hafiflemişti. Çok sıcak bir geceydi. Üstüne gecelik bile giymeden kendini yatağına zor attı. Ve saat tam 3.15’ te büyük bir sarsıntıyla uyandı, askıda ne bulduysa kaptı ve kendini evden dışarı attı.Şiddetli bir deprem olmuştu. Sabah 7.30’da cep telefonu yeniden çaldı. Kilitlenen hatlar nihayet açılmıştı ve erkek arkadaşı ona ulaşabilmişti. Fakat yine yanılmıştı genç kadın. Arayan yakın bir iş arkadaşıydı. Sordu merakla ve telaşla ‘nasılsın, nerdesin?’

Sevgilisinden beklediği tüm ilgi ve alakayı gösteren bu adam, o sisli sabahta genç kadını pek şaşırtmıştı. Böylesi bir hadiseden sonra onun tarafından aranılmayı beklemiyordu. Sevgilisinin evine gitti aceleyle. Merakla çaldı kapısını, kimse açmadı uzun süre. Nihayet açılan kapıya uykulu bir adam çıktı ve ‘günaydın bebek, hayırdır?’ diye sordu. Çok kızan genç kadın ‘sen ne diyorsun yahu! hissetmedin mi depremi?’’

‘‘yoooo, ne zaman, çok içmişim sızmışım da ben!’’ genç kadın sinirlenmişti ve kırgındı...Bu adamda da aradığı güveni bulamamıştı.


Yıllar sonra o deprem sabahı arayan iş arkadaşıyla hayatını birleştiren kadına sevgili eşinden bir itiraf geldi.

‘’Deprem olduğu gece telefonda sana aşkımı ilan edecektim ama sesin o kadar kibar ve sakindi ki konuşmaya cesaret edemedim, heyacanlandım, o gece sana birşey olsaydı bu cesaretsizliğimden ötürü kendimi asla affetmezdim, arayan o yanlış numara bendim.’’


ÇİLEKLİ TURTA


8 kişilik

Dinlendirme: 30 dak. Pişirme: 45 dak.

Malzemeler:


Turta hamuru için:

270 gram un

Dolu dolu 3 çorba kaşığı şeker

1 tutam tuz

Küçük parçalar halinde 150 gram tereyağı

3 çorba kaşığı buzlu su

150 gram kadar kuru baklagil


Garnitürü için:

600 gram çilek

100 gram acıbadem kurabiyesi

100 ml krema

1 yumurta

50 gram pudra şekeri

1 paket çilekli jöle


26 cm.lik turta kalıbını yağlayıp, unlayalım.

Turta hamurunu hazırlayalım.




Miksere unu, şekeri, tuzu ve tereyağını koyup hafif ayarda karıştıralım. Karışım ufak topak şeklini aldığında 3 çorba kaşığı buzlu suyu ekleyelim. Homojen bir hamur oluncaya dek karıştıralım. Top formunu elimizle verip, streç filme sarılı şekilde hamurumuzu 30 dakika dinlendirelim.


Bu sırada turta hamurunun üzerine koyacağımız garnitürü hazırlayalım. Orjinalinde makaron kullanılan bu tatlıda ben bulunması daha kolay olduğundan acıbadem kurabiyesi kullandım. 100 gram kurabiyeyi robottan geçirip toz haline getirelim. Bir kaseye koyup, kremayı, yumurtayı, şekeri ekleyelim ve yumuşak bir karışım haline gelene dek çırpalım.


Fırını 175 dereceye ayarlayalım. Unladığımız çalışma tezgahında hamuru yaklaşık 30 cm. çapında açalım. Kalıbımıza yayalım ve çatalla bir kaç yerinden delelim. Fırın kağıdını turta kalıbını kaplayacak şekilde kesip kağıdın üzerini mercimek veya nohutla kaplayalım. bunu yapmamızın nedeni hamurun içi boşken pişirilirken kabarmasını engellemek.

Yaklaşık 30 dakika fırınlayalım. Fırından çıkınca kağıdı ve bakliyatı alalım.















Acıbademli karışımı hamurun üstüne yayalım ve 15 dakika daha fırınlayalım. Bu arada çilekli bitkisel jöleyi tarifine uygun hazırlayalım. Fırından çıkan turtanın üzerine, bir fırça yardımıyla ince bir kat sıvı jöleden sürelim ve soğumaya bırakalım. Çilekleri yıkayıp kurulayalım ve sivri uçları yukarı bakacak şekilde sık aralıklarla dizelim. Kalan jöleyi alabildiğince çileklerin üzerine dökelim. Taze taze tüketelim.


Mis kokulu bu harika turtaya farklılık veren acıbademin yumuşak dokusuna çilek kokulu jöle ve diri çilek tadı eşlik ediyor. Bu turta hamurunu başka meyvelerle de deneyebilirsiniz.













Gözlere ve damaklara lezzet baskını...

Bu arada kaç tariftir unumdan bahsetmeyi unutuyorum. Bu konuda çok şanslıyım çünkü tatlılarımın başarısını Hatap una borçluyum. Katkı maddesi içermediğinden ipeksi dokusu ile hamura bambaşka bir kıvam katıyor, bunu daha hamuru yoğururken farkediyorsunuz. Eğer denemek isteyenleriniz olursa iletişim numaralarını zevkle verebilirim. Zira bölge bayisi kuzenimin eşi Ender Tümer bana ta Samsun'lardan gönderiyor unumu. Burdan teşekkür etmek istiyorum yine yeniden. Diğer unlarla farkını görmek için mutlaka denemelisiniz.


8 Haziran 2010 Salı

Yağmur ve vanilya kokan loş evler

Gündüz vakti ışık yakarak oturmaktan hoşlanan var mıdır bilmem? Ben sabahları güneşle uyanmayı hiç birşeye değişmem her ne kadar yaz aylarında terleyerek uyansakta nemden dolayı, ışık bana enerji verir. Perdeler açılır, pencerelerden taze oksijen girer. Yağmur da çok romantik kabul, ama çocuğu okula yetiştirme ve sabah koşturmaları arasında pek de romantizm olmuyor doğrusu. Yağmurun kokusunu ciğerlerimize bolca doldurduk bugünlerde. Yaza sıcağa daha bir hazırız.
Sizinle geçen ay paylaşmıştım Fraisier tatlısını. Blogumun adından da anlaşılacağı üzere bir irmiksever olarak bir de irmikle denedim dün. Gerçek Fraisier'e göre çok daha pratik bulduğum için sizlerle paylaşmak istedim bu tarifimi. İrmikli sütlü tatlı sevenler için bence harika bir alternatif.
Malzemeler:
1 kilo süt
5 çorba kaşığı irmik
8 çorba kaşığı şeker
500 gram çilek
bir paket vanilya
125 gram tereyağı
2 yaprak jelatin (lütfen jelatini nerden bulacağım şimdi demeyin, artık büyük marketlerde hazır pudinglerin, poşet vanilyaların yanında ince uzun poşette paketli jelatinleri bulabilirsiniz.
Maslak'ta eski işyerinden arkadaşlarıma sesleniyorum özellikle Tülay'cığıma; en yakın büyük market Doğuş Power içindeki Tansaş ve en yakın aktar ise İstinye Park Arifoğlu. Sizce de artık layıklı tatlı yapma zamanı gelmedi mi artık? Alın bir paket jelatin kurtulun bu dertten arkadaşlar, jelatinli tariflerim devam edecek nasılsa...)

Meşhur jelatinleri ortadan ikiye kırıp bir kase içinde, soğuk suda yumuşamaya bırakalım. Kullandığımız bu jelatinin baika bir alternatif malzemesi yoktur. Jelatin muhallebinin kıvamının koyulmasına, dolapta bekletilen tatlının kolay donmasına ve sonuç olarak daha rahat dilimlenmesine yardımcı olur...
Bir kilo süte irmik ve şekeri koyup bildiğiniz usul kaynayıncaya kadar karıştırın. Kaynayınca altını kapatın ve içine tereyağını, suyu avuç içinde sıkılmış, Defne'nin tabiriyle deniz anası gibi yumuşamış jelatinleri, vanilyayı karıştırın ve soğumaya bırakın.
Kalıbınızı iyice yağlayın ve içine bir parmak hazırlanan bu muhallebiden dökün, çilekleri yıkayıp temizledikten sonra sivri uçları yukarı bakacak şekilde kalıbın çevresine dizin, içini bütün çilekle doldurun ve kalan muhallebiyi dökün. Buzdolabında bir gece durursa daha iyi sabitleniyor. Üzerini sunum öncesi dilediğini şekilde dekore edin.

Bu fotoğrafı da tatlılarımın yeni fanatiği kuzenim Tuba'dan.
Çocuklar bayılıyor bu tarife, aklınızda bulunsun...